8 Şubat 2021 Pazartesi

Kantar

60'lı yıllarda İzmir'in narenciye deposu Narlıdere ve Güzelbahçe'nin yükünü çeken ve şehrin bu yönden girerken yol üzerinde bulunan tek kantarı, faaliyetlerine son vermesinin üzerinden neredeyse 30 yıl geçmesine rağmen semte verdiği isimle halen yaşıyor. Tabii şu an bu bölgede yaşayanların hiç birisinin bu otobüs durağına neden bu ismin verildiğini, bu semtin niye böyle anıldığını bilmemesi normal çünkü bugüne kadar hiç kimse anlatmamıştır...


Narlıdere'nin İzmir yönünden gelişte girişi, ilk semti, ilk otobüs durağı Kantar'dır. Burası Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin bitiminden başlar ve eski imtihan pistine kadar sürer. İmtihan Pisti'de enteresan bir hikayedir onu da sonra anlatacağım. Şimdiki adıyla Güzel Sanatlar Durağı.

60'lı yıllarda hizmet veren kantarın, ağır tonajlı narenciye ve diğer sebze meyvelerle yüklü kamyonları tarttığı dönemlerde o civarda sadece 2 ev varmış. En yakınındaki İbrahim Kaya'nın evi ve mandalina bahçeleri, biraz daha dağın eteklerine doğru olan Selim Koç'un bahçeleri imiş. Bu bahçelerin paylaşımı şu şekilde oluyor. İbrahim Kaya'nın bölümü Ilıca Deresi'den başlayıp 100 metre kadar sonra (şimdiki İzsu'nun oralar) biterken, bittiği bölümden Yeniköy girişine kadar (şimdiki Güzel Sanatlar) Selim Koç'un arazisi imiş. Bu iki bahçenin etrafını Yeniköy ve Ilıca Deresi sarar. Arkasında dağ ve önünde yol ile sınırları belli olur. Zaten halen semtin sınırları da böyledir. Ama artık mandalin bahçeleri ve seraların yerini büyük apartmanlar aldı.

70'lerde bölgeye bir aile ve iki fabrika daha gelir. Ürer ailesi orada caddeye yakın kısımlardan bir yere hem evini hem mobilya atölyesini diker. Ürer Mobilya olarak 90'lara kadar hizmet verdikten sonra faaliyetlerini noktalar. Ama halen Ürer ailesinin mensupları bu semtte yaşarlar. Ailenin hanımı Sakize Hanım eski atölyenin üzerine inşaa edilen apartmanda oturmaktadır. Aynı zamanda semte gelen bir diğer mobilyacı ise Sedef Mobilya'dır. Binasının en alt katını atölye olarak kullanan firma giriş katı dahil üstteki 3 katı teşhir mekanı olarak kullanarak belkide İzmir'in ilk Mobilya Showroom'u olarak yıllarca hizmet vermeye devam etti. 4 katlı binası, firmanın faaliyetlerine son vermesi ile İZSU tarafında hizmet binası olarak kullanılmaya başlandı. Halende bu binayı İZSU kullanmaktadır. Semtin diğer bir fabrikası ise Öncü Mutfak Fabrikası'dır. Fabrika, hazır mutfak sektörüne hızlı giriş yapan önemli firmalardan birisidir. Ve sayısı parmakla sayılabilecek kadar az olan Türkiye genelindeki 2-3 hazır mutfak fabrikasından birisidir. 70'li yıllarda mobilya ve mutfak konusunda belkide İzmir'in tek ve en özellikli üreticilerini barındıran semte 70'li yılların sonlarına doğru hareket gelmeye başlar. Önce Karayolları ve Bağkur'un lojmanlarının yapılacağı haberi gelir ve ihtilal öncesinde bu blokların ilk kazmaları vurulur. Her ikiside İbrahim Kaya'nın bahçeleri içerisindedir. Karayolları lojmanları, derenin hemen bitişiğine yapılır. Halen Konak istikametinden gelirken hastaneden sonraki ilk yerleşim birimi olarak göze çarpar. Sırasıyla 6 sıra lojmanda blokundan oluşur. Her bir blok 2 apartmandır. Bağkur lojmanları ise kantarın diğer tarafından hizalanır ve Karayolları bloklarına komşudur.

Ve son olarak 80'ler girmeden iki tane de müstakil ev inşa edilir bahçelerin ortasına, bu da Selim Koç'un bahçesinde Sedef Mobilya ile Ürer Mobilya'nın arka taraflarındadır. Astsubay Ali Çakmak, Çatalkaya'daki radarda görev yapmaktadır ve emekliliğinde yaşayacağı yer olarak burayı seçmiştir. Emekli olmasına yakın burada arazi alarak bahçeli bir ev yaptırmaya başlamıştır. Sonradan müstakil evinin üzerine 2 kat daha çıkarak küçük bir apartmana dönüşmüştür evi. Aslen aile Kayserilidir.

Diğer bir aile ise Aktaş ailesidir. Manisa Demircili kasabasından gelmişlerdir. Daha önce İzmir'de başka bir semtte yaşadıkları halde buralar güzel gelmiş olacakki onlarda hemen Çakmak ailesinin bitişiğindeki araziyi alarak evlerini yapmaya başlamışlar. Ekrem Aktaş daha sonraları uzun yıllar Aktaş Döşeme atölyesi adı altında Balçova'da hizmet vermiştir. (Şimdiki Kipa'nın karşı sırası)

Kantar, 80'li yıllar ile birlikte çok sayıda olmasa da Koç ve Kaya ailelerine, Ürer, Aktaş ve Çakmak aileleri de eklenmiş küçük bir mahalle olmuştu. Yeniköy'e bağlı bir mahalle gibiydi. Kantar denilerek tarif ediliyordu. Şimdilerde Yeniköy ile birlikte Ilıca Mahallesi olarak adlandırılıyor.

80'lerin başında bizim ailemizde buraya göçtü. Göç, Hatay Bahçelievler'dendi. Dedem sağolsun Bahçelievler'deki evini satarak eline geçen parayla Selim Koç'tan birisi Çakmak ailesine komşu diğeri 3 parsel ötede 2 arsa satın almış. Nedendir bilinmez o zaman bitişik alınmamış. 82 yılında başlayan inşaat 83 başında bitti. Anneannem, dedem ve dayım buraya yerleştiler. Bende inşaat ile birlikte bu mahalle ile küçük yaşta tanışmış oldum. 86 yılında haftasonları ve tatillerde, 95 yılından itibarende sürekli mahallede yaşar oldum. Aktaş, Çakmak ve Bükey aileleri bitişik sıralanmış evleri ile yüzlerini denize doğru dönmüş yıllarca komşuluk yaptılar birbirlerine (ki halen devam etmektedir.) Önleri yola kadar badem ağaçları, arkaları dağa kadar mandalina bahçeleri idi. 90'lara kadar mahalleye başka gelen olmadı. Karayolları ve Bağkur bloklarının sakinleri bu 3 eve pek ulaşmadılar ama komşuluk derecesinde olmasada merhabalaşacak kadar yakınlardı.

90'ların girmesi ile birlikte her ay neredeyse bir temel atılmaya başladı ve henüz 92-93 senesinde semtte inşaat yapacak alan kalmamış gibiydi. Şu an Kantar semti sadece durakta yazan adıyla yaşıyor. Burası Narlıdere'nin halen en kalabalık mahallesi. 2000'li yıllarda yapılan süper lüks binaları, korumalı siteleri, havuzlu villaları ile bırakın semtin adını bilmeyi komşularına merhaba bile demeyen bir semt haline dönüştü. Gerçi bu genel bir sorun sadece bu semtte değil ama yine de sorun.. Başınıza bir şey geldiğinde aman diyeceğiniz birisinin olmaması çok kötü.

Burada çok güzel bir çocukluk geçirdim. Şehrin göbeğinde okumama rağmen köyde/dağda büyüdüm ve çok güzel anılarım oldu. Bahçe ile ilgilenmeyi, dağlara çıkmayı, hayvanlar alemini :) burada öğrendim. Devamını yazmaya da karar verdim Ancak bu yazı burada biter çünkü sadece Kantar Semti'nin isminin nereden geldiğini ve kısaca hikayesini yazmak istedim. Daha sonra İmtihan Pisti, Yeniköy gibi unutulan 2 komşu mahalleyi ve çocukluk anılarımı yazabilirim umarım Bu arada çocukluk anılarımda Manastırları, Balçova Barajını, İnciraltı ve Sahilevlerini anlatacağım. Sadece oyunları değil maceralarımızı da...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.