3 Ağustos 2019 Cumartesi

Tour de Thrace | Day 2 | İstanbul Stage

Turumuzun ikinci gününde planımız Akasya AVM'de bulunan Kidzania ve sonrasında vakit kalırsa Hababam Sınıfı  Müzesi ve Barış Manço Müzesi idi. 


Sabah yine arabasız ama bu defa metro ile Kartal'dan Ünalan'a geçtik. Kidzania zaten turumuza İstanbul ayağını eklememizin ana sebebiydi. Kızımız uzun bir zamandır bu anı bekliyordu. Öyleki bir şekilde ele geçirdiği Kidzania haritasının üzerinde çalışmalar yapıp, hangi rotayı izleyeceğini bile belli etmişti.  (Babasının kızı😃) 

Kidzania bir çocuk oyun alanı. Geniş ve kapalı bir alanda gerçek hayatta sokakta gördüğümüz dükkanların, işletmelerin hepsinin minyatürünün olduğu ama çocukların işlettiği ve bazılarında para kazanıp, kazandığı parayı bazı eğlencelerde harcadığı, görevlerin olduğu çok zekice hazırlanmış eğlenceli bir yer. Öyleki biz ebeveynler ilk 1 saati keşfederek ikinci 1 saati de strateji geliştirerek geçirdik. Düşünün çocukların içerdeki heyecan ve mutluluğunu. 

Bu yazıdan referans alacaklar olabilir biraz detay vereyim. Kidzania'ya giriş 2-4 yaş ve 14 yaş üzeri 35 TL. Esas hedef kitle olan 4-14 yaş aralığının girişi ise 95 TL. Bu bedel karşılığında çocukara 50 Kidzmoney velilere de kişi başı 15 kidzmoney karşılığı çek veriliyor. (Veliler bu paraya içeride 2şer çay kahve içebiliyor veya çocuğuna parayı aktarabiliyor.) Zaten ilk görev bu çekleri bozdurmak. 

İçeride bulunan Yapı Kredi Şubesi'ne gidip, çeki bozdurarak oyunlara başlanıyor. İçeride sokaklar, sokaklarda dükkanlar var. Elinizde bunların bir haritası bulunuyor.  İtfaiyeci, Ambulans, Ebe, Polis, Kriminal İnceleme, Akkim'de Kimyagerlik, Acıbadem'de Doktorluk, Kargoculuk, Migros çalışanı gibi görevlerde yer alırsa 5bin ila 10bin arasında Kidzmoney kazanılıyor. Kazanılan paraları ise şeker yapımı, çikolata yapımı, mantı yapımı, gizli ajanlık, dağcılık alanları, dağ tırmanışı, pilotluk vs gibi deneyimlerde harcayabiliyorsunuz. Yani döngü şöyle oturtulmuş, ilk girdiğiniz parayla ancak bir kaç oyun deneyimi elde edebilirsiniz. Ama içeride görevi yerine getirirseniz kazanacağınız parayla yeni eğlencelere yelken açabilirsiniz. Sistem çok güzel. Mesela araba kullanmak istiyorsanız, önce optik mağazasına gidip gerçek göz muaynesi olup sertifika alıyorsunuz, sonra sürücü eğitim merkezine gidip simülasyon araçları kullanıp belge alıyorsunuz, sonra araba kullanabiliyorsunuz. İlk test sonunda da size araba ehliyeti veriyorlar. Biz ebeveynler bile çok eğlendik belli bölümlerde. Şunu eklemek gerek çok yorucuydu. İçeride en az 4 saat geçiriyorsunuz, 10000 adım atıyorsunuz hazırlıklı gidin. Karnınız tok, suyunuz yanınızda, ihtiyacınız giderilmiş, yedek kıyafetiniz çantanızda olsun. Eğer hijyen konusunda hassassanız ya sakinleştirici alın ya da önleminizi alarak gidin. Bu arada bahsetmeyi unuttuk, güvenlik konusunda oldukça ciddiler, veliler ve cocuklara bileklik takılıyor, o bileklik varken çocuğun tek başına oyun bölgesini terk etmesi mümkün değil.

Günümüzün büyük bir çoğunluğunu burada harcadığımızı tahmin etmişsinizdir. 10:30 itibari ile girdiğimiz alandan 15:30 itibari ile kızımızın aklı içeride kalacak şekilde ayrıldık. Bir sonraki istikametimiz Koşuyolu Validebağ içerisinde bulunan Adile Sultan Kasrı ve Hababam Sınıfı Müzesi... Ünalan'dan mesafe olarak yakın bir yer. İsterseniz Üsküdar dolmuşları ile isterseniz taksiyle ulaşabilirsiniz. Koşuyolu İstanbul'un en sevdiğimiz semtlerinden birisidir. Yıllardır gidip gelmemize rağmen Adile Sultan Kasrı'na hiç çıkmışlığımız yoktu. 


Adile Sultan Kasrı'na geldiğimde gördüğümüz manzara karşısında ne diyeceğimizi bilemedik. O kadar heybetli, tarih kokan, zevkli mimariye sahip kaliteli yapılara sahibiz ki daha içeri girmeden etrafını saran zevksiz binalara rağmen inci gibi duran Kasr bizi içeri çekti. Validebağ Korusu'nun içine girdiğimizde o inciye doğru yürüdükçe sinir kat sayımız arttı. 3. sınıf bile diyemeyeceğim kalitede, plastik sandalyelerden ve türlü türlü promosyon şemsiyelerden mütevellit çay ocaklarının Kasr'ın bahçesini istila etmişti. Buna nasıl tahammül ediliyor doğrusu şaştık kaldık. Paris'te Louvre Müzesinin bahçesine bunu yapsalar başta Cumhurbaşkanları istifaya zorlanır. Kasr'ın heybetli kapısında fotolar çekilip içeri girdiğimizde ise bambaşka bir rezaletle karşılaştık. Bu da güzelim yapıyı gezemeyecek olmamız ama bu mekanda isteyenin düğün yapabiliyor olması... 

Hababam Sınıfı filmlerinin çekildiği sınıf ve okul binası da burası zaten. Hababam Sınıfı'nın olduğu odayı müzeye çevirmişler, içeri girerken cüzi de olsa bir ücret ödedik. (*) "Bu temizlik masrafları için alınıyor dendi" helal olsun dedik. İçeriye girdiğimizde ise hüsranın bir başkası... Sınıf aynı sınıf ,nefis ama sıralarda öğrencilerin resimleri var. Hem de kartondan... Hem de korumasız, ziyaretciler sıralara oturup resimleri kucaklayıp fotolar çekiliyordu. Bu rahatsız edici durumla birlikte içeride çok kalamadan bir kaç foto çekip çıktık.  Bu arada binanın tamamınını gezemiyorsunuz ama arka kısmına mutlaka dolaşın çünkü filmlerde Mahmut Hoca'nın beklediği meşhur okul kapısı aslında binanın arka kapısı.. 

Müze ziyaretimiz bittikten sonra korunun içerisinde yürüyerek Koşuyolu'na doğru ilerledik. Zaten yürüyüş mesafesi 2-3 dakika sürdü. Koşuyolu, İstanbul'un cendere gibi üstüne gelen kalabalığından etkilenmeyen sakinlikte ve yeşillikte çok sempatik bir semt. Hele Ceviz Ağacı'ndan başlayıp E5 bağlantısına kadar inen Koşuyolu Caddesi'nin üzerinde çeşitli park, restaurant, cafe gibi alternatiflerin olması ama bunlara rağmen herhangi bir kalabalık olmaması çok etkileyici. 

E5'e kadar inip taksiye binip Moda'ya gitmek istedik ancak fark ettik ki saat 17:00. Yani Barış Manço Müzesi'de İstanbul'daki bir çok butik müze gibi kapandı. (**) Ziyareti yapamayacağımız için rotamızı doğru Dragos'a çevirdik. Yorulduğumuz bir günü anlamlı ve dingin kapatmak için Dragos Balıkçısı'na geçtik. Adalar manzası, deniz, yeşillik ve serinlik burayı eşsiz kılıyor. Burası çok ekonomik bir mekan değil ama bizde her gün İstanbul'da yaşamıyoruz ki. 

Yarın; Salacak, Üsküdar, Kuzguncuk, Beylerbeyi, Boğaziçi Köprüsü, Mahmutbey gişeler, Silivri, Lüleburgaz, Kaynarca, Pınarhisar rotasındayız... 

(*) Kültür Bakanlığı'nın sağladığı müze kartımız var. Gezdiğimiz 10 müzenin en az 8'inde para ödemek zorunda kaldık. Para ödeyerek gezdiğimiz hiç bir müzenin temizliğinden ve özeninden de memnun kalmadık. Neden Kültür Bakanlığı müzeleri denetlemez? Neden Müze Kart diğer müzelerde geçmez? 

(**) Müzelerin ve özellikle şehir içlerinde yer alan özel butik müzelerin neden 17de kapandığını anlamak mümkün değil. En azından turizmin zirve ayları olan Mayıs-Ekim arasında kapanış saatlerini 20'ye çekseler olmaz mı? Daha fazla insana erişme gibi bir niyet varsa -ki zaten açılış amacıdır muhtemelen müzenin- düşünülmesi gereken bir konu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.