16 Kasım 2014 Pazar

Parklarımız Ortaçağdan

Bir önceki yazımda Danimarkalıların yani Danların geleceğe miras bırakmak istedikleri ve yaşamak istedikleri dinginlikte şehirleri yaratabilmek için el birliği ile ne kadar çok günlük yaşamlarına dikkat ettiklerini anlatmaya çalışmıştım.

Güzel ülkeme döndüğümde ise batıya en yakın kenti olan şehrim İzmir'in bile aslında medeniyete ne kadar uzak olduğunu bir kez daha acıyla hissettim.

Bizde önce insana saygı olmadığı için geri kalanı zaten ne anlatsak boş.

Çocuğum olduğundan beri parklarla, sosyal alanlarla olan haşır neşirliğim arttığından olsa gerek artık kıllatan adam modundayım.

İzmir'in çocuk parklarına köpeklerini işeten sözüm ona hayvanseverleri (ama insansever değil) terslediğim yetmiyormuş gibi, belediyeleri de düzenli olarak dürterek güvenli çocuk parkları yapabilmeleri için uyarıyorum.

Konak'tan Narlıdere'ye kadar hayati tehlike korkusu yaşamadan çocuğunuzu bırakabileceğiniz park sayısı 0. SIFIR ya da hiç ...

Belediyelerimiz çocuklarımıza gereken önemi vermiyor anlamını çıkartabiliriz buradan. Bir de bu parkları plastik ve metalden değilde tahtadan yapmak hiç bir yetkilinin aklına gelmiyorsa yazık...

Geleceğe miras bırakacağım en büyük hazinemiz çocuklarımız, onların çocukluğunu yaşamasına izin veremezsek gelecekte onlara bırakacağımız bir mirasın ne anlamı olabilir ki? Metal'den duygusuz robotlar haline getireceğiz zavallıları.

Bir an önce Parklar ve Bahçeler Müdürlüğünün Türkiye'ye örnek olacak bir proje ile İzmir'in tüm parklarını elden geçirmesini hatta yeni yerler kazandırmasını bekliyorum... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.