18 Mart 2013 Pazartesi

Hal Koyunları

Denetleme Öncesi ve Meturex

Spot etkinliklere açık olan dernek 1992 senesinin sonlarına doğru İZFAŞ ile yapmış olduğu anlaşma gereği İzfaş'ın etkinliklerine katılacak ve karşılığında organizasyonlardan para kazanacaktı. Fuar'daki bütün imkanları ücretsiz kullanmakta cabasıydı. 

Ocak-Şubat ayları içerisinde bir hafta İzmir Fuarı'nın ev sahipliği yaptığı Meturex Turizm fuarı da bu spot etkinliklerden birisi olacaktı. Sarmaşık Pavyonu*  etkinlik merkezi olarak seçilmiş diğer pavyonlarında bir kısmında oteller, turizm acentaları, il ve ilçe tanıtım büroları, turistik ürün firmaları gibi turizmle direk bağlantısı olan kurum ve kuruluşlar fuarda standlarını kurmuşlardı. Açılış ve kapanış tahmin edileceği üzere organizasyonlarla yapılacaktı. 


Dernekte açılış töreninde bir kına gecesi mizanseni ile Türk Halk Oyunları'ndan örnekler sergilemek üzere davet almıştı. Son bir kaç hafta kala durumu müsait olan dernek dansçılarından bir kısım bir araya getirilerek kısa sürede sahne alabilecek bir gösteri grubu hazırlanmıştı. 3-4 ekibin oyunu yanı sıra yeni elemanların da kostüm giyerek sahnede dekor oluşturması ve kısa metraj oyunlara iştirak etmeleri planlandı. Genç adam işte orada görev alabileceğini düşündü. Dernekte ilk etkinliği olabilirdi. Kırklareli kostümü ona uygun bulundu. Gösteriden önce çayda çıra çalışıldı ve oynaması istendi. Başka da bir görevi yoktu. Sahnedeki mizansenlere katılacaktı. Yöre oyunları genelde eski elemanlardan oluşan kadrolarla oluşturuldu. 

Gösteri yapıldı. Çabucak geçmişti. Çaydaçırayı başarı ile oynadı. Hatta Uluslararası Milli Davulcu Ramazan Onur'dan fuar yapmayı öğrenmişti. Fuar yapmak mizansen gereği sahnede damat traşı canlandırılırken, berber rolündeki kişinin zaman zaman komik şovlar yaparak damatı komik duruma düşürmesiydi. Fuar yapma kelimesini tam karşılığı ise traş köpüğünü köpürtürken fazla çalkalamak ve sağa sola özellikle de damadın  yüzüne gözüne sıçratmasına verilen isimdi. Dernekçilerin çoğu oldukça zevk alırdı bu şovdan. Heleki şovu Ramo gibi  komikçe yapan birisi olursa keyfine varılmazdı .

Gösteri sonunda kendisine verilen kostümleri güzel bir şekilde toplamış ve sorumlusuna teslim etmişti. Teslim alan abisi kostümlerin katlanışını görünce "bu ne titizlik inşallah 4-5 yöre oynadığında da bu şekilde olursun. Derneğin senin gibi kostüme saygı gösteren dansçılara ihtiyacı var" demişti. Çok gururlandı. Aradan geçen yıllar onu değiştirmeyecek 6 yöre oynadığı gün bile kostümü ne sahip çıkacak ve tertemiz teslim edecekti. Ki o kısa zaman sonra Türkiye'nin en büyük kostüm odasına sahip olan derneğin kostüm sorumlularından birisi olacak, onun döneminde kostümler baştan aşağı yenilenecek, sayımlar yapılarak dirlik sağlanacaktı. Bu durum kostümünün kıymetini bilen dernek yöneticilerince çok takdir edilecekti. Bu konu yine ileride karşımıza çıkacak. 

Meturex fuarının ilk günü böyle bir gösteriyle başlamıştı son günü de derneğin çalışmalarını yaptığı Pazar günü olacaktı. Meturex Turizm Fuarı'nın en görkemli etkinliği son günde organize edilmişti. 90'lı yıllarda sahnelerin ve magazin basınının bir numaralı ilgisi Pop Müzik sanatçıları ve mankenlerindeydi. Merve İldeniz, Begüm Özbek, Esin Moralıoğlu, Aylin Arasıl gibi Türkiye'nin en güzelleri ile Engin Koç, Yusuf Azuz ve Atilla Saral gibi yakışıklı mankenlerinin katılacağı bir defile organizasyonu olduğunu arkadaşı Avşar'dan öğrendi. Avşar aynı zamanda "akşamüstü çalışma bitmeden kaçalım bende iki kişilik davetiye var" deyince o günün sıradanlığı bir anda olağanüstü bir heyecana bıraktı kendini. 

Türkiye'nin en güzel mankenlerini canlı izleme şansı kaç kez gelebilirdi ki karşısına?

Saat 15:00 gibi eve gidermiş gibi çaktırmadan ayrıldılar pavyondan. Denetleme ekibi çalışmalarına devam ediyordu pek umursamadılar gidişlerini. Zaten bir görevleri de yoktu. Ancak davetiyeleri olmadığından ayıp olmasın diye bu kadar gizli davrandılar. 

İsmet İnönü Kültür Merkezi'nin kapısına geldiklerinde o gün ilk kez tanışacakları Orhan Abi'leri karşıladı onları. Orhan, İsmet İnönü Kültür Merkezi'nin ses ve ışık teknisyeniydi. Böylesine günlerde ortalarda çok görünürdü. Daha sonra merkezin müdürü ve sonrasında da İZFAŞ'ın teknik işlerden sorumlu müdürü olacaktı. Orhan, gençlerin dernekten olduğunu anlamakta çok zorlanmadı çünkü Fuar'da in cin top atarken yıl boyu bunlar habire gelip çalışıyorlardı. Gençlerin defileyi izleyebileceğini söyleyerek buyur etti. Ancak bir şartı vardı. Kendisine yardım edeceklerdi.

Işık odasına davet edildiler. Onlara binlerce tuş içerisinden bir kaç tuş gösterdi. Ben size seslendiğimde bunları yapacaksınız diye tarif etti ve koşturarak sahneye indi. Tam arkasında Merve İldeniz sahnede prova yapıyordu. 

Orhan seslendi "1 numarayı yak" Genç adam hemen denileni yaptı.

Ardından yine bağırdı "3 numara ve 5 numarayı yak" Merve İldeniz mosmor olmuştu. Sonra birden yeşerdi.

Orhan koşarak yanlarına çıktı. 

"Tamam" dedi hepsini açalım. Tüm sahne aydınlandı. Işık organizasyonu hazırdı. Gelin kahveyi hakettiniz dedi ve ışık odasının hemen ardında ki kapıyı açtı. Fuar Evlendirme Dairesi'nin kapısına bakan bir balkoncuk vardı orda. Karşıdan görünümü daha komikti. Duvara tünemiş tipler gibiydiler. Kahvelerini içtiler. Davetliler gelmeye başladı. Ve defile tüm azameti ile başladı. 

Gümbür gümbür çalan müziklere, gümbür gümbür yürüyen mankenler eşlik ediyor izleyenlerden alkış alıyorlardı.  Hayal gibiydi. Bikinileri ile Türkiye'nin en güzel kızlarını 1 metreden izliyorlardı. Bir de defilenin tam ortasında Aylin Arasıl bu gençlere göz kırpmasın mı? Aman yarabbi... Kızardılar, utandılar, kendilerine yapmamıştır diye düşündüler. Ama mankenlerin sahne oyunlarından birisiydi sadece... 

Defile öyle hızlı bitti ki anlamadılar. Henüz yeni ısınmışlardı ortama halbuki. Gösteri bitiminde bir anda salon boşaldı. Çünkü özel davet vardı. Orhan Abi'ye veda edelim çıkalım diye düşündüler. Onlara fırsat tanımadı teknisyen. Geldi yanlarına "beni takip edin" dedi. Tek hamlede sahneye atladı. Peşinden bizimkiler. 

Bir anda kulise daldı. Türkiye'nin en güzel kızları yarı çıplaktı neredeyse... Heyecan daha da artmıştı. Anlatsalar etrafa kimse inanmazdı onlara. Dosdoğru gişeye geçti Orhan. "Bekleyin burada" dedi. 

Ayıptır söylemesi Deniz Pulaş ve ismini bilmedikleri bir mankeni üstsüz görmüşlerdi. Zaten sahnede bir kaçı transparan giymişti ama bu kadar yakından görmek utandırdı onları. Bakamadılar. Kızların umurunda değil somurtarak giyiniyorlardı. 

Derken onların arasından en güzelleri ve en popülerleri çıktı geldi. Bu kadar sade güzellik olabilir miydi? Sahte değişmiş hiç bir şeyi... 

Gençlere "Orhan nerede?" diye sordu. Kekelediler "bilmiyoruz birazdan gelir herhalde bizde onu bekliyoruz" dediler. 

"Buralarda büfe var mı?" dedi manken. 

"Fuarın dışında var" dedi bizimkiler. 

"İyi o zaman, müsaitseniz ve çok uzak değilse hanginiz benimle oraya kadar eşlik etmek ister?" dedi. Son derece zarifti bunları söylerken. 

Bizimkiler şok üstüne şok yaşıyorlardı. Defileye gelmek bile büyük olayken, en önden izlediler, kulise girdiler daha da yetmezmiş gibi Türkiye'nin en popüler mankenine büfeye kadar eşlik edeceklerdi. Genç adam atladı hemen "Siz zahmet etmeyin. Size ne gerekiyorsa biz alır geliriz" dedi. 

Mankenin hoşuna gitmişti. O günün en büyük banknotundan uzattı."4 tane yengen istiyorum" dedi. "4 de ayran".

Kaptılar parayı yoksa ısmarlayacak para yoktu ceplerinde. Koşar adım uzadılar Lozan Büfe'ye. Aynı hızla torpilli yaptırdıkları yengenlerle döndüler kulise. 

Kapıda oturmuş su içiyordu manken. Uzattılar torbayı, para üstünü de itina ile uzattılar. El temasından çekiniyorlardı. Manken teşekkür etti. Uzattığı ayaklarını toparladılar. Yanında o zaman sevgilisi olan sonra kocası olacak diğer manken vardı. Boş iskembleleri gösterdiler ve buyur ettiler. İlk yengen sevgilisine gitti. Bizimkiler oturmadılar. O kadar da ileri gitmemeleri gerektiğini düşünüyorlardı. İkinci yengen Avşar'a uzatılınca şaşırdılar. Uzanamadı utangaç elleri. Manken gülümsedi "bunları sizin için söyledim" dedi. 

İyice afalladılar birbirlerine bakarlarken, çekindileri sevgilisi son derece sempatik bir şekilde "Türkiye'nin en güzel kızı size yemek ikram edip buyur ediyor, siz bakıyorsunuz. Hadi otursanıza" dedi. 

Oturdular da o yengeni hangi ağızlarıyla yediler, hangi mide sindirdi hatırlamazlar. 

15 dakika sürdü. 15 yıl gibi. Kendilerine sorulan soruları cevapladılar. Nerde okuyorlardı, ne iş yapıyorlardı....

Tokalaştılar. Teşekkür ettiler. Bir istekleri olup olmadıklarını sordular. Kalktılar. 

Otobüse binip evlerine hiç bir şey olmamış gibi gitmek... En acısı buydu... Birde anlatacaklarına kimse inanmayacaktı. 

* Sarmaşık Pavyonu: Fuar'a Lozan kapısından girdiğinizde solda Pakistan ve Amerikan pavyonlarından sonra gelen, dışı komple sarmaşıkla kaplanmış bir pavyondu. Altında 90'lı yıllarda hizmet vermiş Happy Center Discovery 2001 Disco vardı. Aynı zamanda çatı katında da Sarmaşık adında bir restaurant/düğün salonu vardı. Diskonun yan tarafı ve binanın geri kalanı pavyon olarak hizmet veriyordu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.