20 Mart 2013 Çarşamba

Hal Koyunları

Denetleme ve Sonrası 

Yenilerin elenmesinin ardından hızla dernek asli hedeflerine yönelmişti. Bu sezon Kültür Bakanlığı'nın Sabancı Holding sponsorluğunda düzenlediği VAKSA Derneklerarası Türk Halk Oyunları Yarışması'nda Türkiye derecesi, sezon sonu bir büyük gösteri, yurt dışı seyahati ve yurt içi festivallerine katılımlar görülen hedefler arasındaydı. 

Vaksa Derneklerarası Türk Halk Oyunları Yarışması, halk oyunları camiasında Denetleme olarak adlandırılıyordu. Denetleme, Türkiye çapında düzenlenen bir kaç yarışma içerisinde en itibarlısı ve en iyi ödüle sahip olanıydı. Bir nevi Şampiyonlar Ligi olarak görülüyordu. Haliyle katılımı zor, iddialı ekiplerin yer alması beklenilen ve ona keza kuralları olan bir yarışmaydı. Amaç Türk Halk Oyunlarının popülaritesini arttırmak olduğu kadar görselliğini de zenginleştirmekti. Bu nedenle bazı kurallar esnetilmiş bazı durumlar cazip hale getirilmişti...


Yarışmaya katılacak dernekler en fazla 32 kişilik bir dansçı kadrosuyla katıldıkları yarışmada en fazla 30 dakika sürecek olan gösteri yapacaklar ve en az 3 yörenin oyunlarını canlı müzik eşliğinde sergileyeceklerdi. Solo oyunlara fazla itibar edilmeyecekti. Bu az kadroyla çok iş yapmayı gerektiriyordu.Aynı zamanda oyunların otantik yapısı -kağıt üstünde yer almasa da- çok önem kazanmıyordu. Önemli olan sahneleme yetenekleri, akışın sekteye uğramaması ve müzik/oyun/kostüm gösterişinin en üst seviyede olmasıydı. Kısacası seçici jüri heyeti oyunların otantizminden ziyade sahnelenmesi ve etkileyiciliği ile ilgileniyordu. 

Dönemin dernek başkanı için bu bulunmaz bir gövde gösterisi şansıydı. Ne de olsa başkanı olduğu kurum ülkenin Devlet Halk Dansları Topluluğu'ndan sonra en zengin kostüm odasına sahipti. Yıllardır kan ter içinde kalarak oluşturdukları paha biçilmez bir hazineydi bu oda.. Bu konuya daha ileride detaylı bir şekilde yer vereceğiz.  Dansçı kadrosu ise uzun zamandır bir arada oynayan İzmir çukurunun elit grubu olarak adlandırılacak bir kadroydu. Açıkçası derneğin ismi rakiplerini korkutuyordu. 

İşte bu güce sahip olduğunun farkında olan yönetim kadrosu, bu sezon Türkiye Şampiyonu olacağı inancıyla 1993 senesi Denetleme yarışmasına katılacağını duyurdu. İlk yapılan toplantıda o sezon yarışmaya beklenilenden fazla itibar edildiği ve İzmir'de faaliyet gösteren derneklerin %70'nin bu yarışmaya katılacağı duyuldu. Kathod, Hürriyet, İfak, İzmir Turizm, Yörem, Sümhoter, Çağdaş, Efeder gibi kentin önde gelen dernekleri de bu yarışmaya başvuruda bulunmuştu. 

Tüm dernekler titizlikle ve büyük bir gizlilikle şovlarını hazırlıyordu. Sanırsınız ki Rio Festivali'ne katılacak samba okullarıydı her biri. Aylar süren çalışmalar, müziklerin hazırlanması, koreografi şaheserleri, pırıltılı kostümler... Dernekte bu titizlikle çalışmalarına başlayacağını aylar öncesinden gizli kalmak koşuluyla dansçılarıyla paylaştı. Ve yaklaşık 200 kişilik dernek dansçı kadrosunun en iyi 32 kişisinin belirlenmesine gelmişti sıra. Elbette 8-10 kişilik bir yedek grubuyla birlikte bu sayı 40'ı geçecekti. Yenilerin elemesinden çok daha fazla titizlik istediği gibi dernek içerisinde de gizli bir heyecan yaratıyordu. 

Kadrolar yedekleri ile birlikte açıklandığında dernek dansçılarını bir şaşkınlık almıştı. Bunun sebebi isimlerin sürpriz olmasından değil 3 yöre ile katılabilecekleri yarışmaya 6 yöreyle katılmaya verildiği içindi. Zeybek, Burdur, Antep, Kars-Azeri, Kırklareli ve Artvin yöreleriydi. Gerçekten ne gerek vardı bu kadar sıkışıklığa 32 kişi 30 dakikada nasıl kalkacaktı altından? Sadece kostüm giymeleri soymaları bile saatler alacaktı. 

Dernek başkanı bu işin şov işi olduğunu, bunu da en iyi kendilerinin yapabileceğini dile getirirken ekibini gaza getirecek yarım saatlik bir konuşma yaptı. İyi bir hatipti. Hitabet sanatının tüm inceliklerini ekibini gaza getirmek için kullanıyor ve bunda da tahmin edilenden çok daha fazla başarılı oluyordu. Konuşması bittiğinde yeniler eskiler kim varsa dinleyen, Rus Pavyonu'nun soğuk duvarlarında yankılanan zafer çığlıkları ile sanki kupayı almışçasına büyük bir coşkuyla heyecanlarını dışa vuruyorlardı. 

Aylar süren çalışmalar sonunda dernek İsmet İnönü Kültür Merkezi'nde düzenlenecek olan yarışmaya hazırdı. Yarışma günü gelip çattığında ekibin neredeyse tamamı en az 3 yöre oynuyordu. 4 yöre oynayanlar da vardı. Kostümler üstüste giyilmiş sahneye lahana gibi çıkmak zorunda kalmışlardı. 10 kişilik bir müzik grubu eşliğinde sahne alan dernek iyi başladığı yarışmaya tahmin edilebildiği gibi giyinip soyunma aksaklığı nedeni ile sahnede tökezlemiş, Ege Kadın ekibi (Burdur) bitiminde başlayacak olan Zeybek oyunları erkek ve bayan oyunculardan bir kaçının yetişememesi sebebi ile bir kaç dakika sahnede boş boş müzik eşliğinde beklemişti. Tarihin en uzun Yalabık Zeybeği'ni çalmıştı müzisyenler. Çok büyük hüsrandı. Jüri bile şaşırmıştı bu işe... 

Hüsranla biten yarışmaya damgasını vuran ekipler, o sene İFAK'tan ayrılan bir kadronun kurduğu Çağdaş ve İFAK arasında geçen görsel şov olmuştu. Nitekim onlarda ilk iki sırayı paylaşarak Türkiye Finali'ne katılmaya hak kazandılar. Kafkas ve uzun yıllar sıkılmadan oynanacak olan Bodrum yöreleri harikaydı. 

Dernek kanadına gelince yarışma çıkışı tam bir hüsrandı... Yeni çocukla, arkadaşı büyük bir sıkıntıyla bindikleri dernek otobüsünde kimsenin ağzını bıçak açmadığını, ağlayanların, söylenenlerin olduğunu görünce geçmiş olsun diyerek indiler otobüsten. Dernek başkanı ekibini tebrik etti, riskleri göze aldıklarını, suçlu aramadığını ama hayal kırıklığına uğradığını anlattıktan sonra kanlar içinde kalmıştı. Yüksek gerilime dayanamayan vücudu burnundan gelen kanla hastanelik etmişti başkanı. 

Geçen günler dernek içi hesaplaşmaları su yüzüne çıkarttı ve sezon bitmeden önce dernekte bir yaprak dökümü yaşandı. Neredeyse 32 kişilik dansçı kadrosunun 20'si dernekten ayrıldı. Kimi özel ilişkileri, kimi yarışma hüsranını, kimi yoğun iş temposunu öne çıkarttı. Başkan da artık bırakma zamanın geldiğini düşünmeye başladı. Neyse ki yaz başında kongre vardı. Görevi devretmeyi kafasına koydu. 

Derneğin elit kadrosunun büyük çoğunluğunu yitirdikten sonra kendisine gelmesi bayağı uzun bir süre aldı. Elde kalan oyuncularla gösteri yapmak çok riskli olacaktı. Zaten tam da gösteri döneminde bir yurt dışı festival daveti almışlardı. En iyisi gösteri yapmadan sezonu kapatmak ve doğruca Hollanda'ya festivale gitmekti. Öyle de oldu. O sezon derneğe giren ve 200 kişi arasından seçilerek kadroya dahil olan yeniler için büyük hayal kırıklığı idi. Bir yaprak dökümü de orada oldu. Sezonun ilk çalışmasına 300-350 kişi başlayan dernek kala kala 50 kişi ya vardı ya yoktu. 

Hollanda seyahatinden sonra her şeyi baştan planlayacaklar, başkanı ve yönetimi değiştireceklerdi. Artık bir kan değişimi şarttı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.