3 Mart 2013 Pazar

Hal Koyunları

İlk Çalışma 

Genç adam hayatında bir dönüm noktası olan ilk çalışmasına katılmak üzere 22 Ekim sabahı erkenden evden çıktı. Zaten bir gün öncesinde yine bir cumartesi klasiğinde arkadaşı Emre ile buluşup konuyu detaylıca konuşmuşlardı. 

Bindiği Alsancak otobüsü ile Montrö'ye geldi. Fuara giriş o zamanlar paralıydı. Cüzi bir miktardı ama giriş ücreti vardı. Lozan Kapısı'na yöneldi, biletini aldı ve Fuar'a girdi. Alman Pavyonu'nun yerini bildiğinden emin adımlarla yürüdü. Gireceği yeni ortamın heyecanı ile gözleri tanıdık simaları aradı. Uzakta, kayıdını yapan İlhan   Ağabey'inin arkadaşları ile şakalaştığını gördü. Bir de gözüne tanıdık bir sima çarptı. Ortaokulda yan sınıftan Özay... Tanışmıyorlardı ama birbirlerinin simalarını biliyorlardı... 


Saat 10:00 olduğunda biri yüksek sesle dışarıdaki kalabalığa seslendi ve herkesi içeri davet etti. Yazı boyu çalışmalarına ara vermiş olan dernek, tüm elemanları ile toplanmış hem hasret gideriyor, hem de yeni sezonun açılışının heyecanını yaşıyordu. Gürültü çoktu ama içeri girdiklerinde sessizlik hakim oluyordu. Arkadaşıyla birlikte içeri giren yeni oğlan, kalabalığın arasına daldı. Karşılarında 5-6 kişilik bir yaşça daha büyük bir ağabey grubu bulunuyordu. Belli ki derneği yöneticileri ve hocalarıydılar. 

Kısa bir hoş geldiniz konuşmasından sonra "Yeni arkadaşlar şu tarafa geçsinler" diye seslendi başkan. Başkan neşeli ve esprili birisiydi. Kısa konuşmasında kırıp geçirmişti kalabalığı. İki arkadaş ilk kez ayrıldılar. Dernekte daha önce 3 sene çocuk grubunda oynayan Emre ilk kez büyük gruba girmişti. Ama yenilerden değildi. 

Pavyonun sol tarafında boş kolonların arkasında yerlerini aldı yeni grup. Yaklaşık 100 kişiydiler. Karışık bir şekilde duruyorlardı. Karşılarına tanıdık bir sima geldi. İlhan Hoca. Bir kız bir erkek olacak şekilde aralıklı olarak düz bir sıra yapmalarını istedi. Kalabalık sığmayacağı için ikinci bir sırayı da yüz yüze gelecek şekilde karşılarına dizdi. Yine yetmedi üçüncü bir sırayı aralıklara yerleştirerek bir adım geriye gönderdi. Kısa bir tanıtım yaptı o da... 4 hafta boyunca kayıtların devam edeceğini, bu süreçte tüm yörelerden biraz biraz oyunlar göstereceğini ve yeni arkadaşların adaptasyonunu sağlayacağını söyledi. 5. haftada ise bir eleme olacaktı. Dernek, tahmin edilen 250 yeni kayıtla sağlıklı çalışma yapamazdı. Bu sayı 50'ye düşecekti. Yaklaşık 100 kişi de eski grupta vardı. 

İlhan Hoca bir figür gösteriyor, tekrar ediyor, inceliklerini anlatıyor ve yavaştan yeni gruba yapmaları için fırsat veriyordu. Çalışma yaklaşık 3 saat sürecekti ve giderek temposunu arttıracaktı. Nitekim ilk olarak Gaziantep yöresinden Fatmalı oyunundan bir figür gösterdi. Gelecekte bir daha hiç Fatmalı oynama şansı olmayacaktı genç ve uzun adamın. Zorlanmadı hareketleri yapmakta. Çünkü Antep oynamıştı daha önce. Onun için çantada keklikti. İki üç tekrardan sonra çok fazla üstüne düşmeden nispeten daha zor figürlere geçildi. İlhan Hoca'nın gözleri sürekli ayaklardaydı kimin ne yaptığına bakıyordu. Arada bir birisine yanaşıp adını soruyor sonra elindeki kağıda bir not düştükten sonra bir kaç uyarıda bulunuyordu. Gerçekten hareketleri basite indirgeme konusunda çok tecrübeliydi. 1 saat kadar çalıştıktan sonra bir ara verdi. Arada pavyon dışına çıkarttı grubu. Fuar'ın kadrolu çaycısı Beşir, dernek elemanı gibi herkesi tanıdığından kapının önünde sohbetteydi. Gelene çay satmaya çalışıyordu. 

10 dakika aradan sonra bambaşka bir yöre olan Kırklareli'nden bir kaç adım başladı. Daha zordu. Daha da hızlı... Ritm ise bambaşkaydı. Herkes kan ter içinde kalmıştı. Çökmeli hareketler üstüste gelince yığılanlar oldu. Genç ve uzun adam ritmi tutturuyordu ama yorulunca kaçırıyordu. İlhan hoca ile hiç münasebeti olmadı o saate kadar. Ne zaman bir kez aksadı hoca hemen yanına geldi ve "yorulmamayı öğreneceksin acele etme" dedi. Bu çalışma da arayla sonlandı. Son olarak Silifke yöresine doğru geçiş yaptı. Bir kaç figür gösterdi nispeten kolaydı. Ama yorgunluktan kolaylığı anlaşılmıyordu. 

Bütün bu çalışmalar devam ederken pavyonun geniş bölümünde eski kadro Gaziantep çalışıyordu. Yeni bir hoca dahil olmuş derneğe grup hem yeni yöreye hem yeni hocaya alışmaya çalışıyordu. Yeni oğlan verilen arada konuşmalardan böyle anlamıştı. İkinci bölümde ise yine yeni bir hoca vardı ve Adıyaman çalıştırıyordu. Ama söylenen o ki Adıyaman kadrosuna yenilerden kalanlar dahil olacaktı. Yani bir yandan bu bilgiyle gözü o tarafta çalışmalarını sürdürüyordu genç yeni ve uzun adam... Çalışma bittiğinde ışık hızıyla oradan uzaklaşmak eve gidip dinlenmek istiyordu. Çünkü bacakları titremeye başlamıştı. 

"Bitti" dendiğinde Emre'yle vedalaştı ve Fuar'ın çıkışına doğru yöneldi. Emre eski grupta olduğundan akşama kadar kalacak ve çalışmalara devam edecekti. Otobüse bindiğinde kayıt esnasında İlhan Hoca'sının neden daha önceki tecrübelerini dikkate almadığını hemen anlayıverdi. Hiç bu kadar yorulmamıştı daha önce. Demek ki burada çok farklı şeyler olacaktı. 

Akşam Emre aradı ve günün kritiği yapıldı. Haftaya aynı gün ve saatte orada olacaktı. Yorulmuştu ama elemelere kadar dayanacaktı. Elemeleri geçeceğinden emin değildi ama geçemese de üzülmeyecekti. Çünkü bu yorgunluk her hafta çekilir kahır değildi. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.