14 Eylül 2010 Salı

Safran Kadar Kıymetli "Safranbolu"

İzmir'den başlamak üzere Manisa, Akhisar, Balıkesir, Susurluk, Bursa güzergahını izleyerek İznik gölüne, oradan Sakarya'ya çıkarak Bolu üzerinden Karabük'e varacak şekilde seyahat programımızı ayarladık ve 19 Temmuz'un ilk saatlerinde yola çıktık.

Nitekim planladığımız gibi hiç bir aksaklık yaşamadan günün ilk ışıklarında İznik gölü kenarındaydık. Ne varki İznik gölü kenarında yer alan tesislerin hiç birisi günün o saatinde bizim geleceğimizi bilmediğinden bir çay bile demlememişti. Oysaki İznik halkı uyanmış ve sabah yürüyüşüne çıkmıştı. Kahvaltı hayallerimizi bir başka noktaya erteleyerek İznik'te pek oyalanmadan yolumuza devam ettik ve Karabük'e vardığımızda güneş tepeye çıkmıştı bile. 4 kişilik kafilemizden hiç kimse bu civarları görmemişti. En yakın Bolu'yu gören ben bu güzel kenti Karşıyaka maçı sayesinde görmüştüm. En iyi bildiğim yeri ise Stadyumu . :)))



Karabük denince akla gelen ilk şey gerçektende kente girerken sizi karşılayan Kardemir tesisleri. Devasa boyutları ile Türk ekonomisinin can damarlarından birisi olduğu belli olan bu tesisleri geçipte yaklaşık 10 km yol aldığınızda sizi Hollywood misali yazılmış, Safranbolu yazısı karşılıyor.

Tepeyi aşar aşmaz Safranbolunun ilk mahallesi Kıranköy'e çıkıyorsunuz. Burası daha yeni yerleşime sahip, Karabük'ün dış mahallesi görünümünde bir yer. Çok fazla tarihi binaya rastalamnız mümkün değil ancak konak ve tarihi yapılar yok da değil.

Safranbolu olarak adlandırılan görüntülerden bildiğimiz yer orada Eski Çarşı olarak geçiyor. Kıranköy dediğimiz mahalleyi geçip ardında yer alan vadiye tepeden baktığınızda kartpostallarda ki gibi bir görüntüyle karşı karşıya kalıyorsunuz.





Biz Kıranköy tarafında konaklayacağımız için ilk etapta Eski Çarşı'ya inmedik ve tepeden seyretmekle yetindik. Yerleştikten ve bir süre dinlendikten sonra bize tüyo veren bir Safranbolu'lu arkadaşı dinleyerek Eski Çarşı'ya yürüyerek gitmeye karar verdik. Hem biraz dolaşacak, hem yemek yiyecektik. Ne varki bize tarif edilen 300 metrelik yol git git bitmeyen bir yoldu. Açlık ve sıcakla birlikte söylene söylene Cambaz denilen mevkiden Eski Çarşı'ya vardık. İlk işimiz açlığımızı gidermek oldu. Eski Hamam sokağından meydana inen yokuşta ev yemekleri yapan bir lokantaya oturduk. Yöresel tatlar merak uyandırıyordu. 4 kişiye 4 farklı yemek söyledik. Etli Yaprak Sarma, Perohi, Tereyağlı Taze Fasülye, Erişte birbirinden lezzetli 4 yemekti.


Daha sonra her biri tarih kokan konaklara yolculuğumuz başladı. Konakları tek tek anlatmayacağım ama görmeden gelmemeniz gereken bazı noktaları belirteceğim.

Kaymakamlar Konağı, Cinci Han, Hıdırlık Tepesi, Kent Müzesi, Güneş Saati, Cinci Hamam, Arasta Sokağı, Köprülü Camii, Eski Çarşı'da atlamadan gezmeniz gereken yerler. Özellikle Hıdır tepesine çıkıp kentin manzarasına doya doya bakmanız gerek. Arastacılar içerisinde nargile keyfi, Kaymakamlar Konağı'nda gazoz molası ve sokak aralarında alışveriş sizin bir gününüzü alacaktır.

Gitmeden önce okuduğum bir yazıda şöyle diyordu. Safranbolu'da bir gece konaklayın yeter. Evet doğru bir tespit olmuş. Bir gün sadece Eski Çarşı'da vakit geçiriyorsunuz. Diğer gün ise civarı gezerek Safranbolu'yu dolu dolu gezmiş olacaksınız.

Bir sonraki rotamız Kastamonu...

19 Temmuz 2009 Pazar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.