14 Eylül 2010 Salı

Kastamonu

Safranbolu gezimizi bitirdikten ve iyice dinlendikten sonra Kastamonu'ya gitmek üzere yola koyulduk. Aklımızda Pınarbaşı ilçesindeki Valla kanyonuna uğramak vardı ancak biz gitmeden bir kaç gün önce sel felaketi yolları paramparça ettiğinden mecburi olarak rotamızın dışına itiverdik.

Safranbolu'dan Kastamonu'ya giden yol aynı zamanda İstanbul yolunun da üzerinde olduğundan biraz hareketli bir yol. Ancak nefis bir doğa manzarası eşliğinde seyrediyorsunuz. Sağ tarafınızda Ilgaz Dağları, sol tarafınızda ise Küre Dağları gözlerinizi yeşile doyuruyor. Aynı zamanda ilçeye adını veren Araç çayı yolun yarısı boyunca size eşlik ediyor. Yol boyunca rakım size fazla hissettirmeden yükseliyor. Safranbolu Kastamonu yolunun tam orta noktasında Araç ilçesi sizi konuk ediyor. İlçe merkezinden geçmek veya kuzeye doğru yönelerek Daday, Pınarbaşı gibi ilçelere yönelmek sizin tercihiniz. Biz transit geçmek zorunda kalıyoruz. (Sel nedeni ile)...

Toplam seyahatimiz ortalama bir hızla 1,5-2 saat sürüyor. Kastamonu'yu tepeden gördüğünüz anda yol sizi şehrin içine doğru indirmeye başlıyor ve ilk gördüğünüz binaların hemen altında sizi bir Akçaabat köftecisi karşılıyor. Tepeye konumlanmış bu köfteci nefis karadeniz lezzetlerinden örnekler sunuyor. Ancak yöresel yemek arıyorsanız yanılıyorsunuz. Burada köfte yemelisiniz. Eğer yöresel yemek isterseniz şehrin içinde Hoşgör Etli Ekmek ve Sevgi Lokantası sizlere doyumsuz bir lezzet ikramı yapacaktır.

Şehrin içinde gezilebilecek yerler maalesef yayan gidilebilecek yerler değil. Herbiri bir tepenin üzerinde konumlanmış olan Saat Kulesi ve Kale en çok ilgi çeken yerler.

Saat kulesi, kalenin tam karşısında yer alan bir tepenin üzerine yerleştirilmiş. Bir anlatıma göre bu saat kulesi çalıdğı zamanlarda İstanbul'da padişahı rahatsız etmiş ve o sırada saat isteyen Kastamonu'ya hediye olarak gönderilmiş. Saat Kulesi çevresinde gözleme dürbünleri ile kaleyi ve şehri izleme şansına sahip olduğunuz gibi, gözlerinize güveniyorsanız, tepenin yamacında kurulu olan teras kafelerde şehir manzaralı kahvelerinizi içebilirsiniz.

Kulenin tam karşısındaki tepeye konumlanmış olan kale tüm heybetini şehrin üstünde hissettirirken ziyaret etmeniz için bir tepeden inip, dereyi geçip karşı tepeye tırmanmanız gerekecektir. Bu arada indiğiniz yolda Şerife Bacının ve İstiklal Yolu'nun muhteşem görünüşlü heykelini göreceksiniz. Durmadan hikayesini okumadan geçmeyin. Kastamonu'nun Kurtuluş Savaşı'nda en fazla şehit veren il olduğunu da burada öğrenip duygulanabilirsiniz.

Ne varki burada bir eleştiri yapmak istiyorum. Kurtuluş Savaşı'ndaki başarıları ile övünen, şehitlerine yanan bu kentin içerisinde büyük bir devrim gerçekleştirilmiştir. Şapka Kanunu burada Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından ilan edilmiştir. Gelin görün ki, bununla ilgili en ufak bir tanıtım, müze, tabela, meydan görülmemektedir. Aslen bu devrimin ilan edildiği Türk Ocağı, şimdilerde Müze olarak görülebilmektedir. Biliyor ve arıyorsanız bulabilirsiniz. Aksi halde sizi oraya yönlendirecek bilgilere sokakta rastlamanız mümkün değil.

Kaleye tırmanmak için kentin eski yerleşim birimlerini geçmeniz gerekmekte. Bu arada Nasrullah Camii ve Meydanı'nda mola vererek biraz alışverişe imkan tanıyabilirsiniz. Tosya'dan gelen pirinç, Taşköprü'den gelen sarımsak, çekme helva, pastırma yiyecek olarak alabileceğiniz ürünler. Ayrıca her türlü tahta eşya ve yazmalara bu meydan civarında bulunan mağazalardan ulaşabilirsiniz.

Bu arada bir kaç türbeye şehir içindeki tabelaları izleyerek ulaşabilirsiniz (!) Ayrıca yine Nasrallah Meydanı'nı biraz yukarı tırmanızsanız şimdilerde otel olarak kullanılan ve ziyarete işletme tarafından izin verilmeyen Osmanlı Sarayı'nı görebilirsiniz.

Akşam saatlerine kalacaksanız nefis manzaralı tepelerden derenin ışıklandırmasıyla güzel bir görüntü eşliğinde vakit geçirebilirsiniz. Ya da dere kenarında yürüyüş yaparak kentin modern yüzünü yakından takip edebilirsiniz.

Bir sonraki yazı Küre Dağları ve İnebolu...
20 Temmuz 2009 Pazartesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.