10 Ekim 2023 Salı

Gümrüklerde Değişim Yönetimi

 Merhaba! Ben Kterina Kamprani ve bu rahatsız; pratik olmayacak şekilde kasıtlı olarak yeniden tasarlanmış günlük nesnelerden oluşan bir koleksiyon. Çalışmam, ortak nesnelerin işlevi ve amacı hakkındaki varsayımlara meydan okumayı ve bizi çevremizdeki dünyayla ilişkimizi yeniden düşünmeye teşvik etmeyi amaçlıyor...¹

 

Fotoğrafta gördüğünüz eşyaların tasarımcısı Katerina Kampriani, Atinalı bir mimar. Çok işlevsel görünmeyen tasarımlarını “Uncomfortable” (Rahatsız) adını verdiği koleksiyonuyla sergiliyor. Tanıtım yazısında da belirttiği gibi asıl amaç, bir farkındalık yaratmak ve düşünmeye sevk etmek. Ben de acaba bu eşyalar bir dönem bile olsa böyle üretilmiş midir diye düşünmedim değil. Eğer böyle bir dönem geçtiyse çok rahatsız ediciymiş gerçekten.  İnsan hayat boyu malumat toplar, sürekli öğrenir, her şeyi öğrenir ama bir yerden sonra öğrendikleri arasından bazılarının üstüne giderek hayatını kolaylaştıracak girişimlerde bulunmaya başlar. Çeşitli eşyalar geliştirir ve bu eşyalar günümüze gelene kadar binlerce deneyimden sonra en konforlu haline ulaşır. Sanatçının tasarımlarının tam aksine en işlevli eşyaları üretmek her zaman hedefdedir. Bazı eşyaların tarih yolculuğunu arkeoloji müzelerinde görebilirsiniz ama o kadar geçmişe gitmeseniz de yaşamınız boyunca evrimine şahitlik ettiğinizi bir çok eşya olmuştur.

Örneğin, patronunun çok sık yaptığı uzun uçak yolculuklarında opera dinlemek istemesini mümkün kılmak için Nobutoshi Kihara tarafından tasarlanan eşya da bunlardan birisi. Walkman’den bahsediyorum. Sony firmasının ticari bakımdan merdivenleri üçer beşer tırmandıran ürünü Walkman’in teknoloji dünyasındaki hükümdarlığı 10 sene sürdü.  Çünkü konfor arayışı, ilerleyen teknoloji ile birlikte inanılmaz gelişti. Hemen CD okuyan daha portatif, daha kaliteli ses aktaran Discman’ler üretildi, sonra hafızaya kaydedilen dosyalarla müzik daha küçük aletlerden dinlendi derken günümüzde hepsi müzelik oldular bile.  Toplam ömürleri 30 yılı geçemedi.

Oscar Wilde “İnsan tabiatının büyümesine ve gelişmesine değil de değişmezliğine bel bağlayan sistemler çökmeye mahkumdur." der. Peki sadece eşyalar mı değişti? Eşyanın ticareti değişti, üretim yöntemi değişti, kullanım alanları değişti, herşey değişti, hem de çok hızlı değişti. Bu değişim hızına yetişemeyenler tarihte kaldı.

1992 senesinde yapılan 2 bin metre yazılım ihracatını duymuşsunuzdur. Duymamış olanlar için kısaca özetleyim, zaten internette arattığınızda karşınıza çıkacaktır. 1992 yılında bir bilişim firması bir yazılım ihracatı yapıyor.  Yazılım, o zamanki teknoloji ile  İngiltere’ye uydu üzerinden veri aktarımı ile ihrac ediliyor. Bedeli ise banka hesabına geliyor. 3-4 ay sonra, vergi memurları hesabınızda bir para var ama ülkeden bir  mal çıkışı yok, bu bir hayali ihracat diyorlar. Firma yetkilileri durumu anlatıyorlar, yazılım, uydu bağlantısı, alıcı, para alışverişi vs herşeyi anlatıyorlar. Memurlar anlıyorlar ama ellerindeki mevzuat kaynaklarında bu yöntem yazmadığı gibi eşya olarak elle tutulur bir şey olmamasını da bir yere yerleştiremiyorlar. Şöyle bir çözüm üretiyor firma;  yazılımı iki kasede kaydedip gümrük müşavirine ihracatı tamamlaması için veriyor. Ancak bu defa da gümrük memurları eşyayı görmek ve tespit yapmak istiyor. Müşavir elindeki iki kasedi verdiğinde, memur iki kasedin 2 milyon dolar etmediğine kanaat getirip geri çeviriyor. Gümrük Müşaviri, kasedin değil içindekilerin 2 milyon dolarlık ticarete konu olduğunu söylese de sonuç değişmiyor. Sorun gümrükte çözülemeyince mahkemeye konu oluyor ve bir şekilde mahkeme firma lehine sonuçlanıyor. Karara istinaden yine müşavir, aynı gümrük memuruna, aynı eşyayı götürüp ihracatı tamamlamak istiyor. Ancak bu defa da eşyanın sayısı ve birim fiyatının girilmesi zorunluluğu çıkınca, eldeki kasetlerin her biri 1.000 metreden toplam 2.000 metre olarak beyanı tamamlanıyor. Kısacası metre ile yazılım ihracımız uzun ve meşakkatli bir yoldan sonra tamamlanmış oluyor.

Eşyanın ve ticaretin gelişimine ayak uyduramayan mevzuatın yarattığı bu durum, günümüzde komik geliyor ama sanıyorum o dönem bu hikayenin tüm karakterleri için hiç de o kadar eğlenceli değildi.

Ekonomik sistemlerin değişimi yakalaması, milli menfaatler açısından çok önemlidir. Mevzuatlar da sistemin düzenini sağlamak amacı taşıdığına göre gelişmesini ve kendini yenilemesini beklenir. Biraz açıyı daraltarak sadete gelmek gerekirse 1999 yılında yayınlanan 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun bir çok maddesi de yıllar içerisinde ihtiyaca göre revize edildi hala ihtiyaca göre güncellenmeye devam ediyor. Normlar hiyerarşisi kapsamındaki bütün normlar da revize edilmeye devam ediyor fakat geldiğimiz noktada artık revizyonun köklü bir şekilde yapılması ihtiyacını doğurduğu gerçeğini de kabul etmek gerek.  Bütünsel açıdan bakıldığında bazı parçaların defolu olduğunu ve palyatif yöntemlerle bu defoların giderilmeye çalışılması da sistemin aksamaması için yapılan masum müdahaleler olarak görülebilir. Ama her bir yama, sistemi yeknesak uygulamalardan uzaklaştırdığı gibi sadeleşme ve basitleşme ihtimalini de ortadan kaldırıyor.

Bir başka açıdan bakacak olursak; kanunun yayınlandığı 1999 yılında, dış ticaret hacmimiz 67 milyon dolar iken, şimdi 500 milyonun üzerinde². Hacim olarak neredeyse 8 kat büyüme yaşanmış. Herhangi bir veri bulamadım ancak tarife istatistik pozisyonları da o güne göre muhakkak ciddi bir gelişim göstermiştir, eklenen eşya türler, çıkan eşya türleri vs… Keza ticaretin tarafları ve temsilcilerinin sayılarında ciddi artışlar olduğunu söyleyebiliriz. En önemlisi artık ticaret kontrol etmesi çok zor olacak kadar hızlandı. Ticaretin tarafı olanlar ekonomik avantaj elde etmek adına kendilerini sürekli yenilediler ve güncel gelişmeleri yakinen takip ettiler. Peki bu gelişmelere karşılık gümrük organizasyonumuz 8 kat büyüme gerçekleştirdi mi? Büyümeyi sadece personel veya gümrük idaresi sayısı olarak düşünmemek lazım. Hız olarak 8 kat hızlandık mı örneğin? Hatırladığım son köklü yenilik, Gümrük İdaresinin Modernizasyonu Projesi (GİMOP) kapsamında yapılan, gümrük işlemlerinin elektronik ortamda yürütülmesine yönelik bir yazılım olarak 2000 yılında kullanılmaya başlanan Bilge Sistemi. Eğer yanlış bilmiyorsam bir başka ülkenin çok uzun zaman kullanıp terk ettiği bir yazılım. Günümüzde hala kullanıldığını söylemek sanırım anlatmak istediğimi daha net ifade eder.

Çok uzak olmayan geçmişte Ticaretin Basitleştirilmesi Komisyonu toplantılarında gündeme gelen ve dış ticaretin yapılabilmesi için gümrüklerde kullanılan 100’den fazla belgenin fiziken ve ıslak imzalar ile arandığı ortaya çıkmış ve bu kapsamda yapılan çalışmalarla çeşitli portallar ve sistemler geliştirilmiş, çoğu belge ortadan kaldırılmış veya online olarak iletilme şansı yaratılmıştır. Bu çok olumlu girişim hala gelişime ve entegrasyona muhtaçtır. Ne varki değişime ayak uydurabilmek adına gerek mevzuatta gerekse uygulamalarda geliştirme çalışmaları yapılsa da hala gümrüklerde ana veri tabanını sistemi; Bilge. Geçen 23 yılda onlarca yeni uygulama/portal yaratıldı ancak ithalat/ihracat yapabilmeniz için hala Bilge Sistemi’ne muhtaçsınız. Yazılım, altyapı vs bilmeyebilirsiniz ama 2000 yılındaki interneti, telefonları ve bilgisayarları düşünün, bir de günümüzdekileri düşünün… Binlerce özelliği ve uygulaması bulunan akıllı telefonunuzla dünyanın bir ucundan tek hamle ile ticaret yaparken, 90’lı yılların harikası Nokia 8110 ile bunun diğer işlemlerini yürütebilir misiniz? İçinde bulunduğumuz durumu abartılı olarak böyle ifade edebiliriz.

Dünyanın çeşitli ülkeleri, ticaretin hızını yakalayabilmek için modern gümrük uygulamalarına geçerken, biz bu gelişmeleri takip edemezsek ilerde çok daha zorlu engellerle karşılaşabiliriz. Öte yandan milli ekonomi perspektifi ile konu incelenirse ne kadar büyük bir israfın önüne geçileceği uzmanlar tarafından kolaylıkla tespit edilebilir.  

Nihayetinde değişimi engellemek mümkün değil, o halde değişim kadar atik ve çevik olmak zorundayız. Aksi takdirde doğanın boşluğu affetmediği gibi değişim de geride kalanları affetmeyecek ve çok geride kalacağız. Bilge Sistemi sadece bir örnek; hem mevzuatımızın hem sistemlerimizin hem de altyapımızın güçlü olması ve geleceği öngörür bir halde yenilenmesi elzemdir. Bu bir günde olacak bir şey değil ama planlı bir şekilde ilerlenirse yapılamayacak bir şey değil.

Kaynakça

¹ The Uncomfortable - a collection of deliberately inconvenient objects

² Wikipedia  Türkiye'nin dış ticareti - Vikipedi (wikipedia.org)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.