10 Aralık 2012 Pazartesi

İzmir'de Trafiğe Gösterilmeyen Özen Çıldırtıyor

Tamam en başta ifade edeyim. İstanbul trafiği ile kıyaslamak gibi bir niyetim yok. 

Benim isyanım şehirdeki kural tanımaz şoförlere ve şehrin trafikle ilgili yetkililerinin vurdum duymazlığına... 

İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Karayolları Bölge Müdürlüğü, İzmir Emniyet Müdürlüğü Trafik Şubesi, ... Başka ilgili kim varsa... 

İzmir'de trafiğin yoğun olduğu saatler sabah işe gidiş ve dönüş saatleri... Yani 07:00 - 10:00 ve 17:00 - 19:00 saatleri arasında müthiş bir yoğunluk oluyor. Bu yoğun saatler göz önüne alınarak mesai saatleri ayarlansa Trafik Polislerimiz yollarda kontrol halinde olsa trafik daha akıcı olmaz mı? 

Güzelbahçe, Narlıdere, Balçova ve Güzelyalı gibi İzmir'in yoğun nüfuslu bölgelerinin şehir merkezi ile tek bağlantısı durumunda olan Mustafa Kemal Sahil bulvarının gereksiz ışık ve kavşakları bu saatler arasında çalışmasa ve inisiyatif Trafik Ekiplerinde olsa akıcılık sağlanamaz mı? 

Yine aynı bulvar üzerinde yayalar için yapılmış gereksiz ışıklar yerine üst geçitler yapılsa milli ekonomimize katkı sağlanmaz mı? Binlerce araç sayısız duraklamalarla benzin sarfiyatını misliyle katlıyor. 

Günün önemli saatleri haricinde usulsüz park edilmiş / terk edilmiş araçlara cezai işlemler ısrarla ve düzenli olarak uygulansa caydırıcı olmaz mı? Hem bu sebeple devletimize inanılmaz bir gelir kapısı açılır. 

Bana bir koçan ceza makbuzu verseniz 1 saat içinde sadece usulsüz park edenlere ceza keserek koçanı bitirebilirim. Kırmızı ışıkta geçen, ters yöne giren, cep telefonu ile konuşanlara değinmedim bile... 


Örnek vermek gerekirse... Balçova Ata Caddesi, Üçkuyular Mehmetçik Bulvarı, İnönü Caddesi, Mithatpaşa Caddesi, Talatpaşa Bulvarı, Fevzipaşa Bulvarı, Gazi Bulvarı, Ali Çetinkaya Caddesi, Plevne Caddesi, Cemeal Gürsel Sahil Bulvarı, Kamil Tunca Bulvarı, Ordu Caddesi, Yeşillik Caddesi, .... Daha sayabileceğim onlarca caddemiz trafik canavarlarının işgali altında... Araçlarını terk edip giden şoförler trafiğin alt üst olmasına sebep oluyorlar. Cezalandırma yöntemi gerçekten caydırıcıdır. 

Yollarımızın bozukluğu ise isyan ettirici... Bununla ilgili olarak sayın yetkilileri, hasta ve hamilelerin hallerini anlamaları için ellerinde kaynar su bulunan bir bardak ile Narlıdere Şehitlik'ten Alsancak Gündoğdu Meydanı'na kadar ana yolları takip ederek gelmesini öneriyorum. Bardağın ne kadarı dolu kalacak merak ediyorum. Bu arada dikkatlerini verebilirlerse bu 20 km.lik mesafedeki trafik lambalarının sayısını saymalarını rica ediyorum. Kaç tanesinde takıldıkları ayrı bir soru olabilir.

Yollar köstebek yuvası gibi. Kim İlgilenir bilmiyoruz... 

Yollar yamalı  bohça gibi. Önüne gelen kazıyor bırakıp gidiyor. Kim izin veriyor, niye sürekli kazılıyor belli değil. 

Mazgallar yolun ortasında olmak zorunda mı? Kenarda olsa olmaz mı? 

Kaldırımlarda engelli vatandaşlarımıza geçiş yeri bırakmamak vicdanınıza sığıyor mu? 

Deniz ulaşımını biraz daha etkin kullanamaz mıyız? Karataş, Küçükyalı gibi kalabalık semtlere birer iskele yapılsa iyi olmaz mı? Var olan Göztepe, Bayraklı ve Üçkuyular iskeleleri daha etkin kullanılamaz mı? 

İnönü Caddesi 3 yıl trafiğe kapalıydı. Geçtiğimiz yıl trafiğe açıldı. Açılmaz olaydı. Keşmekeş oldu. Ne kural ve ne de uygulayan. Yolu trafiğe açmadan önce çevre düzenlemesini yapsaydınız insanlar krize girmeseydi olmaz mıydı? Helen İnönü Caddesi kötünün kötüsü... 

Yazdıkça aklıma yeni şeyler geliyor. Yazının içine gömülüyorum... Her biri birbirinden bağımsız konularda destan yazabilirim giderek amacımdan kopuyorum. 

Ama doluyum anlayın lütfen... Görevliler görevlerini yerine getirse hiç değilse biraz daha düzene girebiliriz. 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.