Kaş'ta bir kaç güzel gün diye niyetlenerek İzmir'den başladığımız yolculuğumuz günün ilk yarısında Bozüyük ve Belen Kahvesi'nde yaşadığımız, gördüğümüz güzel anılarla devam ediyordu.
Kaş'ın Sembolü Anıt Mezar |
Belen Kahvesi'nden yola çıktıktan sonra Muğla, Fethiye üzerinden Kaş'a ulaşmayı planlıyorduk. Herkesin kullandığı Sakar Geçidi'ni kullanmaktansa geçtiğimiz sene keşfettiğimiz Sakar kadar keyifli Ula, Köyceğiz yolunu kullandık. Kilometre olarak sadece 6 km kadar daha kısa ancak yol daha dar ama keyifli.
Çukurbağ'dan Marina'ya bakış |
Muğla'nın bisikletleri ile ulaşımını sağlayan şirin ilçesi Ula'nın içinden Karabörtlen (Karaböğürtlen) üzerinden Köyceğiz yoluna çıkılıyor. Yol boyunca yeşilin, orman ağaçlarının yüzlerce türünü tonunu görebiliyorsunuz. Ve 54 km boyunca en fazla sadece 10 kez araçla karşılaşıyorsunuz. Her iki baharda da bu yolu bir kez kullanmanızı tavsiye ederim.
Köyceğiz, Ortaca, Dalaman, Göcek ve Fethiye'den sonra Ege Bölgesi'nden çıkıp Akdeniz'e girdiğinizi yüksek ve yalçın dağlardan anlayabiliyorsunuz. Artık dağlar kıyıya dik değil paralel uzanmaya başlıyor.
Kalkan'dan itibaren yol denize sıfır olarak ilerliyor. Şoförseniz adaları ve deniz manzarasına kendinizi kaptırmayın.
Kaş ilçesi Antalya'nın merkeze en uzak ilçelerinden birisi. Ülkenin en güneyde yer alan noktalarından birisi. İlçeye iki giriş var. Birisi Muğla yönünden gelenlerin kullandığı giriş ki burası daha yeni açıldı. Mayıs ayında hizmete giren Marina'nın önünden şehre giriyor. Diğer yol ise Antalya yönünden gelenlerin direk şehir merkezine indiği yol. Her ikisi de şehrin merkezine iniyorlar.
Dimdik yokuşları ile Kaş tipik bir Akdeniz kasabası. İtalya'da da, Fransa'da da, İspanya'da da ve diğer Akdeniz ülkelerinde de çok sıklıkla rastladığımız arkasını yüksek dağlara vermiş ve neredeyse düzlüğü olmayan bir kasaba. Direk denizle içiçe.
Çukurbağ Yarımadası |
Evet ada Yunan adalarının Yunanistan'a en uzak olanı. Uzaklığı Kaş'a sadece bir kaç mil. Dediğim gibi yaşantıyı takip edebiliyorsunuz Kaş'tan. İsmet İnönü'nün Lozan Antlaşması sırasında bu adayı nasıl verdiğini hala net bir şekilde izah edebilen yok ancak bir hikaye Kaş'lıların her gelen turiste anlattığı şekilde şöyle anlatılıyor. "İsmet İnönü buraya gelip adayı gördükten sonra bilseydim bu Meis'in bu kadar yakınımızda olduğunu verirmiydim? Ben nasıl verdim bu adayı?" dediği konuştuğunuz her Kaşlı tarafından dile getiriliyor.
Oteller genelde Çukurbağ yarımadası üzerinde. Çok enteresan bir yapısı var bu adanın kıyıya paralel uzanan bir ada gibi. Her türlüsünden butik oteli ağırlayan bu yarımadanın kuzeye bakan bölümü rüzgara korunaklı yapısı nedeni ile daha çok tercih ediliyor. Oteller denize kat kat inen yollarla dolu. Enfes manzaralar oluşuyor tabi.. Bizde burada kaldık.
Kaş'ın içini biraz anlatayım yoksa bu yazı yetmeyecek.
Herhalde ülkenin şehir merkezlerine en uzak, ulaşımı en zahmetli olan sahil kasabası... Zaten o nedenle şirinliğini koruyor.
Şehir merkezinde yer alan eski marina etrafında kurulu olan çarşı ile özellikle geceleri canlılığını koruyor. Bütün gezi teknelerinin burada bağlı olması sabah saatlerinde de buranın hareketini arttırıyor ama geceleri daha eğlenceli.
Eğer yolunuz Kaş'a düşerse Dolphin ve Blue House gibi yanyana konuşlanmış iki restaurantı denemenizi tavsiye ederiz. Gün batımına şahit olursanız, unutamayacağınız bir gece geçirebilirsiniz. Hele ardından da dolunay varsa... Geceler bitmez... Fiyatları çok pahalı değil diğer sahil kasabalarına göre.. Ama ucuz olduğunu da söyleyemem.
Uzunçarşı |
Uzunçarşı'dan aşağıya indiğinizde meydan bir dükkan var. Bugüne kadar Türkiye'de gezdiğim en enteresan mağazalardan birisi. Kosta Boda - Mats Jonasson ve Lôhe Art in Glass isimli mağazada camdan yapılmış enteresan ve hayranlıkla inceleyebileceğiniz ürünler bulunuyor. Türkiye'deki tek mağazası burada. Tüm ürünler tek elden çıktığı için mağazaların yayılmasını istemiyorlar. Cama işlenmiş motifler bugüne kadar gördüklerinizle alakası olmayan ürünler. Gidip görmelisiniz benim anlatabileceğim şeyler değil.
Kaş'ta dolaşmak oldukça keyifli. Gündüzleri denize girmek isterseniz Kaş içerisinde iki halka açık plaj var. Bunun haricinde Kaputaş gibi tarihi ve çok güzel bir plaj'da yaklaşık 30 dakika uzaklıkta.
Kaputaş Plajı |
Anlatması zor olduğu kadar ayrılması da zor olan bu şirin kasaba ulaşımı nedeni ile tercih edilmiyor demiştim. Evet iyi ki tercih edilmiyor. Onca yolu teptikten sonra birde curcuna ile karşılaşmak istemezdim. Kafamı dinledim. Eşim de öyle. Hatta ona tayinini Kaş'a istemesini önerdim. O kabul etseydi istifamı fax'la gönderecektim İzmir'e. Nasıl olsa garsonluki miçoluk vs vs bir şey yapardım Kaşta.
Dönüşü gerçekten zor anlatırken bile atladığım o kadar çok şey oldu ki... Artık aklıma geldikçe yazarım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.