14 Ekim 2010 Perşembe

Hadin Gari Mula'yı Geziverek

"Yıl 1947 yaz bitimi tahmini olarak Eylül'ün ilk haftaları. Evlendiğimin ilk günlerinde dedenizin görevi gereği Muğla'ya gideceğim. Henüz 16 yaşındayım. Zaten toyum birde bilmediğim memlekette bir ev idare edemeyeceğimi düşünüyorum. O zaman babam yanıma nenemi verdi. Muğla'da saburhane denilen semtte güzel bir evimiz vardı. Tipik bir Muğla eviydi. Tabi o zaman Muğla köy gibi küçük bir kaç mahalleden ibaret. Bir kaç gün geçti yerleşeli... Masa Dağı var Muğla'nın, onun eteklerine doğru bir dede oturur. Galip Dede... Ona el öpmeye götürdüler beni. Sonraları bir gelin daha geldi oraya. Galip Dede aldı eline sazını Feraye'dir kızın adı türküsünü söylemeye başladı....Gelinin adı Feraye'ymiş..."


Allah uzun ömür versin anneannem her Muğla ismini duyduğunda bu hikayeyle başlar konuya. Kolay değil 63 sene öncesinden bahsediyor hemde hayatında ilk kez evinden uzaklaştığı zamanı...

Muğla'dan yıllarca Marmaris'e giderken geçtim. O zaman içinden geçiyordu yol. Ama hiç durup gezmediğimi farkettim.

Çarşı
Eşim Muğla Üniversitesi mezunu. Öğrencilik yılları Muğla'da geçmiş. Çok seviyor Muğla'yı. Fethiye'ye giderken Muğla'yı es geçmek olmazdı bu durumda. Bende onun sayesinde gezecek öğrenecektim kenti.

Kente giriş yapar yapmaz 15 yıl öncesinin Muğla'sı ile çok az benzerliklerinin olduğunu farkettim. 63 yıl önce gelen anneannem ne düşünür acaba?

Muğla'nın hatırladığım meydanına yakın bir yerde parkettik arabamızı. Muğla kenti bu meydandan açılan yollarla büyümüştür. Meydandaki Atatürk Heykeli'nin sırtı kente dönüktür. Hakkında doğrulatamadığım hikayeler duydum ancak yazmayacağım. Sadece Muğla'nın kanlı bıçaklı bir şekilde işgal edilmediği, bir grup yurtsever haricinde kentin önde gelenlerinin kenti terk ederek İtalyanlara teslim ettiğini biliyorum.

Tabakhane Çıkmazı
Neyse kentin en eski mahalleleri tabakhane, arasta ve saburhane'ye bu meydandan açılan yollarla ulaşabilirsiniz. Kent, Masa Dağı diye adlandırılan dağın eteklerine doğru kurulmuş. Muğla belkide Ege Bölgesi'nin en hareketli ama en sakin kentlerinden birisi... İlçeleri inanılmaz bir hızla yaşarken tersine kent merkezi üniversitesi olmasa bir emekliler kenti olacakmış.

Kavaklıdere'den gelen bakır işlemeler, Marmaris ve köylerinden gelen Bal, Datça'dan gelen badem, Milas'tan gelen halı ve kilimler, Köyceğiz tarafından gelen narenciyeler hepsi arasta ve çarşı civarında bulunabilir. Birde Muğla El Sanatları Vakfı tarafından el dokuması ürünleri bulabilirsiniz çarşıda. Günlerden Perşembe ise Arasta'dan biraz ileride kurulan yeni pazara uğramadan geçmeyin. Bir daha bu kadar zengin pazar göremeyebilirsiniz.

Arasta - Çarşı
Meydana yakın bölgelerde kurulmuş salaş lokantalarda lezzetli Muğla Köftesi'ni tadabilirsiniz. Birde Döş Dolması var denemeniz gereken. Yada tabakhane yolunda yer alan eski tip kara fırınlardan Muğla Simidi alabilirsiniz.

Dondurmam Gaymak filmini izlediyseniz Arasta Çarşısı'nı görünce hemen hatırlayacaksınız. Dar sokakları ve ne ararsanız bulabileceğiniz dükkanları ile sıcacık bir Ege çarşısı...


Muğla Evi

Saburhane Arasta'nın hemen ardında. Meşhur Haç bacalı Muğla Evlerinin en güzellerini burada göreceksiniz. Burada bol bol fotoğraf çekme şansınız olacak.

Günün sonuna doğru Masa Dağı'nın eteklerindeki piknik alanına yada Keyf Oturağı Kahvesi'nin bulunduğu Yayla'ya gidip kent merkezinden biraz uzakta ama doyumsuz bir ortamda yemeğinizi yiyebilir, kahvenizi içebilirsiniz.


Masa Dağı

Muğla'dan çıkışta Köyceğiz, Fethiye tarafına gidecekseniz ve daha önce Sakar Geçidi'nden Gökova'ya indiyseniz size Ula'nın merkezinden geçen Köyceğiz yolunu denemenizi tavsiye ederim. Bu güne kadar geçtiğim güzel manzaralı yollar içerisinde ilk 10'daki yerini aldı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.