15 Eylül 2010 Çarşamba

Mut - Silifke - Narlıkuyu

 Yıllar önceydi, yılbaşına günler kala yoğun bir kar yağışı Konya Ovası'nı trafiğe kapamıştı. Kafilemiz 40 kişilik bir zeybek ekibiydi ve Antakya'da düzenlenen Türkiye Finali'ne yetişmek zorundaydı. Yoksa bir yıl boyunca harcanan bütün emeklere kara teslim olacaktı. İşte o an Mut üzerinden Toroslar'ın aşılıp, Silifke, Mersin, sahil yolunu kullanma fikri tartışılmaya başlandı. Ancak ovadan daha az tehlikeli olacağını kimse iddia edemediği için bir kaç saat bekleme pahasına ova yolunu kullandık...
İşte o günlerden beri benim için Mut üzerinden Mersin'e inme fikri hep gerçekleştirilemeyen bir fikir olarak kalmıştı. 2008 yılının Ağustos ayında çıkacağımız güney turunu planlarken Akdeniz'e, Torosların en güzel geçitlerinden birisi olan Mut yolunu eklemeyi ihmal etmedim. İzmir'den gece saatlerinde yola çıkarken, planımız gün doğumunda Torosların üzerinde olmaktı. Nitekim sorunsuz bir seyahatten sonra gerçekten de gün doğuşunu Mut - Silifke arasında izleme şansına sahip olduk. Bir gün önce 40 derecenin üzerinde buhran geçirirken, serin ve temiz bir havada Torosların üzerinden doğan güneşle yeni bir güne uyanmak gerçekten çok güzeldi.
Mut, tipik bir yayla yerleşkesi, yörük kültürününde etkisi ile Torosların üzerinde konumlanmış tarım ve hayvancılıkla uğraşan şirin bir ilçemiz. Karacaoğlan'ın mezarının bu ilçede olması nedeni ile bir anıt yapılmış fakat yolumuzu uzattığı için gitme şansımız olmadı. Mut Kalesi, şehrin tam ortasında bulunan 4 burçlu heybetli bir kale, görülmesi gereken yerler arasında yer almasını öneririm. Ayrıca hepsine gitme imkanımız olmasa bile görülmesi gereken yerler arasında Sertavul Yaylası, Kestel Kanyonu, Karaekşi Milli Parkı yer alıyor. Karaekşi Milli Parkının çok yakınından geçtiğimiz halde Silifke'de kahvaltıya beklendiğimiz için burada pekte vakit harcayamadık.

Ancak Mut halkının çok çalışkan ve misafirperver olduğunu samimiyetle söyleyebilirim. Gün doğumuna yakın bir saatte sanki gün yarılanmış kadar kalabalık vardı sokaklarda. Durduğumuz benzin istasyonu, uzun yoldan geldiğimizi anlayınca kahvaltı ikram etmek istedi. Ancak 2'şer bardak çay içebildik.

Mut'tan Silifke'ye giden yol artık manzarasına doyamayacağınız güzelliklerle devam ediyor. Denizi uzun bir süre göremeyeceksiniz ancak derin vadilerin kenarından inen yollar, dereler ve dağlar yemyeşil bitki örtüsüyle sizi sıcak yaz günlerinden serin bahar günlerine götürüyor.

Mut - Silifke arası takriben 1 saat sürüyor. Silifke denilince akla ilk gelen iki şey Taşucu ve Silifke'nin Yoğurdu olsa da Silifke'nin türkülerde geçtiği kadar meşhur bir yoğurdu yok. Taşucu ise Kıbrıs'a giden feribotların kalkış noktası olmasından dolayı hatrı sayılır bir üne sahip. Silifke Kalesi ilçenin üstünde güven veren duruşu ile kentin simgelerinden birisi. Etrafı kuru hendekle çevrili oval biçimdeki kalenin içinde kemerli galeriler, su sarnıçları, depolar ve diğer yapı kalıntıları bulunmakta.

Silifke'nin sahil kısmında yer alan Narlıkuyu aynı zamanda Mersin'in sayfiye yeri özelliğini taşıyor. Büyük oteller, geniş plajlar, balık restaurantları, kamp alanları ile Narlıkuyu; Çeşme, Bodrum gibi hareketli bir yaşantıya sahip. Ayrıca Cennet ve Cehennem çökükleri Narlıkuyu'da görülmesi gereken doğal güzelliklerden birisi. Cennet çukuruna yaklaşık 500 basamaklı bir merdivenle iniliyor. İniş esnasında Meryem Ana için yaptırılan bir kilise ile karşılaşıyorsunuz. Cennet çöküğünün hemen biraz ilerisinde Cehennem çukuru yer alıyor. Mitolojiye göre Zeus, alevler kusan yüz başlı ejderha Typhon'u buradaki bir kavgada yendikten sonra, onu Etna Yanardağı'nın altına sonsuza dek kapatmadan önce bir süre Cehennem çukurunda hapsetmiş.

Cennet Obruğu

Narlıkuyu'da balık yemeden Silifke'yi terk etmeyin. Yazın gidiyorsanız mutlaka mayolarınızı yanınızda götürün ama unutmayın ki, Ege'de girdiğiniz deniz gibi değil. Hem çok tuzlu hem de sıcak.

27 Ağustos 2008 Çarşamba

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.