3 Ağustos 2010 Salı

Karakterli Formalar

20/8/2008 ·
Türk Dil Kurumu tarafından “Öğrencilerin, sporcuların, bazı mesleklerde çalışanların giydikleri, bağlı bulundukları okul, spor kulübü veya meslekleri belirten tek tip giysi” diye açıklanmış. Dilimize İtalyanca’dan gelmiştir.  Kısaca formanın tanımı böyle...


Son günlerde özellikle Ulusal Takımımızın formalarında yaptığı renk değişikliği ile formalar daha çok konuşulur oldu. Aslına bakılırsa formaların altında değişik anlamlar yatar, bazı mesajlar verilir, aidiyet duygusunun daha yoğun hissedilmesi amaçlanır.
Çoğu oyuncuyu tanımasanız bile formasını gördüğünüzde takımı tanımanız, zaten başlıca amaçlardan birisidir. Dünyanın bir ucunda, İtalya Ulusal Takımı formasını gösterseniz, Barcelona forması gösterseniz, Lakers forması gösterseniz kim giyerse giysin aklınıza ilk gelecek olan takımın ismidir. Amaçlananlardan birisi de budur.
Rugby takımları çoğunlukla enine çizgili formaları tercih ederler. Çünkü enine çizgi oyuncuyu iri gösterir.  İngiltere’de popüler bir spor olan rugby, futbola da emsal teşkil etmiştir. İskoçya’nın Celtic ve Portekiz’in Sporting Lizbon takımları tarafından tercih edilmiştir. Celtic, İskoçya’da İrlandalı Katolikler tarafından, Sporting Lisbon ise Lisbon varoşlarında yaşayan devrimciler tarafından kurulmuştur. Her iki takımda enine çizgili formalar giyerek sahada iri görünmeyi ve rakiplerine üstünlük sağlamayı yıllarca başarmışlardır. Altında yatan sadece iri görünmek değildir. Takımların tarihlerini iyi incelemek gerekir.
Formaların görünümünden faydalanmaya çalışan Liverpool ise bir başka örnek olarak karşımıza çıkmaktadır. Üst kırmızı, alt beyaz formayla alışılagelen formalarını bir günde değiştirerek alt – üst kırmızı formaya dönen Liverpool, bunun oyuncularını olağandan daha uzun gösterdiğini ve bununda psikolojik bir avantaj sağladığını düşünüyor. Aklınıza hemen Şampiyonlar Lig’nde oynanan maçların görüntüleri geldi değil mi? İngiliz oyuncular hep iri ve uzun...
Formalarda taktiksel başka bir örnekleme şöyledir; Aston Villa, 1957 senesinde oynayacağı FA Cup finali öncesinde çok zarif bir forma tasarlayarak belkide futbol tarihinin en güzel formasını yaptırmıştır. Burada amaç güçlü rakibi Manchester United futbolcularını, ambiyansları ile etkileyip, yenilmeyecekleri izlenimini vermekti. Rakip takım, karşı takımın pahalı ve zarif görünümlü formaları karşısında etkilenecek ve belkide sosyal sınıfını düşünüp peşinen yenileceğini düşünecekti.  Nitekim başarılı olmuş olabilir çünkü Aston Villa kupayı 2-1’lik skorla kazanmıştır.
Bazı formalar ise zorunluluktan oluşmuştur. Örneğin Palermo’nun forması aslen kuruluş rengi siyah kırmızı olmasına rağmen, yokluk yıllarında, formalarındaki kırmızı,  yenilenemeyince, deterjanlarında etkisi ile yıkanmaktan pembeye dönüşmüş ve gelenek halini almıştır. O zamanlardan bu zamanlara pembe renkli formalarla mücadele etmektedirler.
Athletic Bilbao ve Atletico Madrid formalarıda eş zamanlı olarak zorunluluktan kırmızı beyaz olmuştur. Basklılar tarafından kurulmuş her iki kulüpte aslen mavi-beyaz olan renklerini, o dönemlerde kırmızı kumaşın daha fazla bulunması nedeni ile kırmızı- beyaza çevirmişler.
Boca Juniors forması ise karizmasını, sarı hattına aldığı Pepsi reklamı ile çizmiş. Ulusal  takımımızın klasik formasının Boca’dan etkilenerek tasarlandığı kulaktan kulağa yayılmıştır.
Barcelona gibi reklam almamak ise bambaşka bir özellik. Bu arada Barcelona’nın renklerinin kaynağının İsviçre’nin Basel takımından aldığını da unutmamak gerekir. Aynı İtalyan devi Juventus’un renklerini , İngiliz Notts County’den aldığı gibi.
Ülkemizde de bu renk zorunluluğu Altay’da görülmektedir. Newcastle’de okuyan üniversiteli öğrencilerin, İzmir’e dönerken getirdiği Newcastle formaları, Altay’ın renklerini ve formalarını belirlemiştir.
Son günlerde ise deplasmanda farklı renk forma giyme adeti aldı başını gidiyor. Büyük kulüpler her sezon farklı bir rengi deplasman rengi olarak piyasaya sunarak, büyük miktarlarda satış hasılatı elde ediyorlar.
Karşıyaka Spor Kulübü’ne gelirsek; neredeyse 100 yaşına gelecek olan Kaf Kaf’ın, henüz klasikleşmiş bir forması yok. Ancak geçmiş formalara bakılırsa; tahmin edildiği gibi çubuklu formalar en meşhur formalar değil. Alt tek renk, üst tek renk  veya al-üst tek renk formaların daha fazla olduğu görülüyor. Sembol isimlerden Gode Cengiz fotolarında alt üst tek renk formalarla görülebiliyor.
Özellikle şampiyonluk yaşanan yıllarda (70 ve 86) tek renk formaların hakimiyeti göze çarpıyor. 91 ve 95 senelerinde ise üst iki parçalı, alt tek renk formalar göze çarpıyor.
Bilimsel olarak ta, renk skalasında birbirinin aynı frenkansı yayan yeşil ve kırmızının daha anlaşılır olabilmesi içinde parçaların büyük kullanılması en iyi sonuştur.
Renklerdeki manayı göz önüne alarak, formalara anlam katmaya çalışılırsa; birbirinden ayrılamayacak olan Müslümanlığın (yeşil) ve Türklüğün (kırmızı), üst giyimde eşit ve büyük parça olarak kullanılması, altta ise logonun diğer rengi olan beyazın kullanılarak üst renklere vurgu yapılması en akıllıca olan yöntemdir. Ayrıca beyazın, renklerin arasına girmesini Ulu Önder Atatürk’ün kulübü ziyaretlerinden birisinde önerdiği aktarılıyor.
Türkiye’de yeşil-kırmızı renkte takım sayısı fazla olmadığından, Karşıyaka’nın deplasman formasına ihtiyacı yoktur. Zaten Karşıyaka’nın hali hazırda bir satış mağazası olmadığından ticari olarakta, farklı formalardan beklenti içerisine girilmemelidir.
Renklerin insan psikolojisi üzerine etkileri ve forma gelirleri ayrı ayrı kaleme alınması gereken yazılar olmakla beraber ilerleyen günlerde psikolog bir arkadaşımızında yardımı ile renklerin oyuncular ve taraftarlar üzerine etkileri üzerine bir çalışma yapılmalıdır.
Ve sezon öncesi formalar belirlenirken, mutlaka bilimsel ve psikolojik nedenlerin nelere sebep olabileceği gerçeği göz önüne alınmalıdır. Formaların tipini ve tasarımını üretici firma değil, yetkin kişiler yapmalıdır.
(Yazı daha önce KSKHaber.com sitesinde ve Habertürk Gazetesi'nde  yayınlanmıştır)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.